TASAVVUFTA CEZBE HALİ MECNUNLAR VE MECZUPLAR
Tasavvufta:
“Rahman’ın cezbelerinden (kendine manen çekmesi, yaklaştırması) bir cezbe hali ins ve cinnin amelinden hayırlıdır.” Sözü vardır. Cenabı-ı Hakk’ın kulu kendisine manen çekişi; yüzlerce, binlerce sene ibadete bedel olur.
Mü’minler derecelerine göre meczuptur. Eğer Cenab-ı Hakk tarafından cezbe yoksa kulluk yapmanın; emirlere, yasaklara riayet etmenin imkanı yoktur..
Kıbleye arka dönenler, o cezbeden mahrum oldukları için öyleler!
Ehlullah Hazeratı derecelerine göredir. O büyüklükleri de hep Cenab-ı Hakk’ın cezbesine göre oluyor.
Cezbe tasavvufun kendisinde olan bir ilahi akım halidir..
Seyr-u sülukta meczub ikiye ayrılır.
Salik-i meczub
Meczub-u salik
Efdal olan, salik-i meczub, seyru süluku yani mektebi bitirip sonra vazife alan kimsedir. Bir de Cenab-ı Hakk’ın tecellisine mazhariyetle doğuştan meczub olanlar vardır.
Bir de mecnun var. Meczub, Allah (c.c.) delisi, ya doğmadan, ya doğunca Cenab-ı Hakk’ın tecelli-i cemaline mazhar olmuşlar, o tecelli altında akıllarını kaybetmişler ve bunların akılları Cemalullah’ı görünceye kadar, başlarına gelmez ve bunların derecelerine kimsenin aklı da ermez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder