23 Eylül 2016 Cuma

Bildiğiniz üzere beyin epifizi 7. çakranın salgı bezi olarak adlandırılıyor. Her şeyden önce beyin epifizi bir salgı bezi ve bir kaç hormon salgılıyor ama en önemlisi melatonin, yani büyüme hormonu. Beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte.Dokusal olarak göz yapısına benzemekte (kornea, retina). Tabii bir farkı var. Gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor. İsa’nın bir sözü var : “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler” diye. Bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor. Fakat yukarıda eklediğim resimde de farketmiş olabileceğiniz gibi bu organcık yaşlandıkça , özellikle günümüz modern dünyasında kireçleniyor ve işlevini yitirmeye başlıyor. Bunun en büyük sorumlusu olan kimyasal maddelerden biri de florür ve tabii ki sularımızdaki kireç.Ama bir numara florür ya da florüd. Bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor. Tabii; bu kadarla bitmiyor, nedense, evet gerçekten nedense bütün antik dinlerde ve hatta günümüz dinlerinde kozalak ciddi ve muamma bir sembol. Bakınız papanın asası/ Bu konuyu araştırmaya çalışırken denk geldiğim diger bana ilginç konulardan birisi Fransız düşünür, yazar Voltaire’in de beyin epifizine kafayı takmış olması, hatta bu organcığın sırrını çözmek için bir çok otopsi yapması. Bundan da önemlisi : Vatikan’ın ortasında kozalak heykelinin işi ne ? Bu bezden 3 adet hormon salgılanıyor: melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (DMT). En önemlisi olan melatonin’e geçmeden önce dimetiltriptamin’e bakalım. dimetiltriptamin çok ilginç bir hormon. Şamanlarda ayahuasca denilen bir iksirin yapımında kullanılıyor. Hormonu ise bitkilerden elde ediyorlar. Elde ettikleri bitkiler ise şunlar: phalaris arundinacea (yem kanyaşı), psychotria viridis, phalaris spp. (kuş otu), acacia spp. (akasya), arundo donax (kargı kamışı) ve desmanthus illinoiensis. Ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. Ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış. Yani ibadethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak. Ki Tibet manastırlarından tutun da hristiyan manastırlarının da yüksek yerlere yapılması bu yüzden. Bu hormonun salgılanımını artırmak. Ve ayrıca Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (s.a.v) riyazete yüksek ve karanlık bir mağarada çekilmesi, ilk orada emir alması, Hz. Musa’nın Allah (c.c.) ile konuşmak için dağa çıkması da bu yüzden... Bildiğiniz üzere beyin epifizi 7. çakranın salgı bezi olarak adlandırılıyor. Her şeyden önce beyin epifizi bir salgı bezi ve bir kaç hormon salgılıyor ama en önemlisi melatonin, yani büyüme hormonu. Beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte.Dokusal olarak göz yapısına benzemekte (kornea, retina). Tabii bir farkı var. Gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor. İsa’nın bir sözü var : “Karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler” diye. Bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor. Fakat yukarıda eklediğim resimde de farketmiş olabileceğiniz gibi bu organcık yaşlandıkça , özellikle günümüz modern dünyasında kireçleniyor ve işlevini yitirmeye başlıyor. Bunun en büyük sorumlusu olan kimyasal maddelerden biri de florür ve tabii ki sularımızdaki kireç.Ama bir numara florür ya da florüd. Bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor. Tabii; bu kadarla bitmiyor, nedense, evet gerçekten nedense bütün antik dinlerde ve hatta günümüz dinlerinde kozalak ciddi ve muamma bir sembol. Bakınız papanın asası/ Bu konuyu araştırmaya çalışırken denk geldiğim diger bana ilginç konulardan birisi Fransız düşünür, yazar Voltaire’in de beyin epifizine kafayı takmış olması, hatta bu organcığın sırrını çözmek için bir çok otopsi yapması. Bundan da önemlisi : Vatikan’ın ortasında kozalak heykelinin işi ne ? Bu bezden 3 adet hormon salgılanıyor: melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (DMT). En önemlisi olan melatonin’e geçmeden önce dimetiltriptamin’e bakalım. dimetiltriptamin çok ilginç bir hormon. Şamanlarda ayahuasca denilen bir iksirin yapımında kullanılıyor. Hormonu ise bitkilerden elde ediyorlar. Elde ettikleri bitkiler ise şunlar: phalaris arundinacea (yem kanyaşı), psychotria viridis, phalaris spp. (kuş otu), acacia spp. (akasya), arundo donax (kargı kamışı) ve desmanthus illinoiensis. Ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. Ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış. Yani ibadethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak. Ki Tibet manastırlarından tutun da hristiyan manastırlarının da yüksek yerlere yapılması bu yüzden. Bu hormonun salgılanımını artırmak. Ve ayrıca Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (s.a.v) riyazete yüksek ve karanlık bir mağarada çekilmesi, ilk orada emir alması, Hz. Musa’nın Allah (c.c.) ile konuşmak için dağa çıkması da bu yüzden.. #metafizik #destek


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder